İlk imza günü heyecanı : )

yeme-içme kültürüne dair...

Merhaba, ben Bahar Yaka. 36 yıllık hayatımın 24 yılını doğduğum şehir olan İzmir'de geçirdim. Yemek yapmayı ve yemeyi çok seven, her öğünün adeta ritüel olduğu bir ailede büyüdüm. Herkesin bulunmak için büyük özen gösterdiği akşam yemeklerinin, geç vakit yapılan pazar kahvaltılarının tadı hala damağımdadır. Balkan kökenli bir ailenin 2. kuşak İzmir'lisi olarak, damağım hem Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetleriyle tanıştı hem de Trakya mutfağının ot kokulu yemeklerinden tattı. Böylece yemek ve içmek hayatta en çok sevdiğim şeylerin başında yeraldı. Yaşım ilerledikçe şarapla tanıştım. Hatta tanışmakla kalmayıp kendi şarabımı yapmaya başladım. Şarabın en yakın dostu olan peynir ise, asla vazgeçemeyeceklerim arasındaydı. Her yeni tadın içindekini keşfetmek ve onu denemek en büyük hobilerimden oldu. Bu site sayesinde de bildiklerimi sizlerle paylaştım.



 Zaman balık zamanı. Hele Hamsi, bu yıl çok bol ve ucuz. Fırsat bulmuşken faydalanmak lazım. Doğası gereği yağlı bir balık olan Hamsi'yi bir de yağda kızartmak, hem vücuduma hem de çevreye ihanet gibi geliyor bana. Bu sebeple bir süredir, alternatif pişirme yöntemleri deniyorum ve son yöntemi hepimiz çok beğendik. Kendi yağında, suyunda pişiyor ve en az kızartma kadar lezzetli oluyor, tabii çok daha sağlıklı.
 Zaman balık zamanı. Hele Hamsi, bu yıl çok bol ve ucuz. Fırsat bulmuşken faydalanmak lazım. Doğası gereği yağlı bir balık olan Hamsi'yi bir de yağda kızartmak, hem vücuduma hem de çevreye ihanet gibi geliyor bana. Bu sebeple bir süredir, alternatif pişirme yöntemleri deniyorum ve son yöntemi hepimiz çok beğendik. Kendi yağında, suyunda pişiyor ve en az kızartma kadar lezzetli oluyor, tabii çok daha sağlıklı. Hamsiyi pişirme yöntemine gelince... Fırını 230C ye ayarlayın, ısınsın. Fırın tepsisine, tepsinin 2 katı büyüklüğünde kesilmiş pişirme kağıdı yerleştirin. Fleto şeklinde ayıkladığınız hamsileri, fotoğraftaki gibi kağıdın üzerine alın. Biraz kuru kekik ve deniz tuzu serpin. Kağıdın diğer yarısını üzerine kapatıp, ister kıvırarak, isterseniz de zımba ile her tarafından kapatın (zarf içinde kalmış gibi olacak). Sıcak fırına verin ve 30-35 dk sonra alıp sıcak sıcak servis yapın. Afiyet olsun...
 Hamsiyi pişirme yöntemine gelince... Fırını 230C ye ayarlayın, ısınsın. Fırın tepsisine, tepsinin 2 katı büyüklüğünde kesilmiş pişirme kağıdı yerleştirin. Fleto şeklinde ayıkladığınız hamsileri, fotoğraftaki gibi kağıdın üzerine alın. Biraz kuru kekik ve deniz tuzu serpin. Kağıdın diğer yarısını üzerine kapatıp, ister kıvırarak, isterseniz de zımba ile her tarafından kapatın (zarf içinde kalmış gibi olacak). Sıcak fırına verin ve 30-35 dk sonra alıp sıcak sıcak servis yapın. Afiyet olsun...
 Nasıl Çingene Palamudu, göçmen bir balık olduğu için bu adı aldıysa, bu turşu da kolay ve çabuk hazırlandığı için ve beklemeye gerek kalmadan, hemen yenebildiği için çingeneler tarafından tercih edilen bir lezzet olmuş sanırım. Hayatın tümü bir günmüş gibi yaşayan çingeneler, bu hızlı yaşantılarında bir çok pratik ve güzel yemeğe imza atmışlar bu zihniyetle. Hatta geçenlerde yazdığım "Tavuk Kapama"nın da diğer adlarının "Çingene Tavuğu" ve "Teneke Tavuğu" olduğunu ben de yeni öğrendim ve pişirdiğimiz yöntemi düşününce, göçebe yaşantıya büyük kolaylık sağladığını farkettim.
Nasıl Çingene Palamudu, göçmen bir balık olduğu için bu adı aldıysa, bu turşu da kolay ve çabuk hazırlandığı için ve beklemeye gerek kalmadan, hemen yenebildiği için çingeneler tarafından tercih edilen bir lezzet olmuş sanırım. Hayatın tümü bir günmüş gibi yaşayan çingeneler, bu hızlı yaşantılarında bir çok pratik ve güzel yemeğe imza atmışlar bu zihniyetle. Hatta geçenlerde yazdığım "Tavuk Kapama"nın da diğer adlarının "Çingene Tavuğu" ve "Teneke Tavuğu" olduğunu ben de yeni öğrendim ve pişirdiğimiz yöntemi düşününce, göçebe yaşantıya büyük kolaylık sağladığını farkettim.  Bu turşu için, olabildiğince etli Çarliston Biberleri tercih edin. Önceden hafifçe haşlayacağımız biberler için, verdiğim su ve tuz ölçüsüne lütfen sadık kalın. Çünkü vitamin kaybı olmaması için, haşlama suyunu dökmeyeceğiz. Bu sebeple fazla su ve tuzla pişirmek yanlış olur.
 Bu turşu için, olabildiğince etli Çarliston Biberleri tercih edin. Önceden hafifçe haşlayacağımız biberler için, verdiğim su ve tuz ölçüsüne lütfen sadık kalın. Çünkü vitamin kaybı olmaması için, haşlama suyunu dökmeyeceğiz. Bu sebeple fazla su ve tuzla pişirmek yanlış olur. 1 kg etli Çarliston Biber
 1 kg etli Çarliston Biber400 ml su
400 ml üzüm sirkesi
8-10 diş sarımsak
1+1 tatlı kaşığı tuz
Biberleri, yıkayıp çekirdeklerini ayıkladıktan sonra 4 cm eninde doğrayın. Bir tencereye alın, üzerine 1 tatlı kaşığı tuz ve 400 ml suyu ilave edin. Kapağı kapalı olarak kaynamaya bırakın. Kaynayınca hemen altını kısın. En fazla 10 dk., biberler hafifçe yumuşayıp sararmaya başlayınca ocaktan alın ve hemen suyu ile birlikte başka bir kaba aktarın ki, pişmeye devam etmesin. Biraz ılınınca, 400 ml sirkeyi ve 1 tatlı kaşığı tuz ile dövülmüş sarımsağı ilave edip soğumaya bırakın. Aslında en ideali, en az bir gece bekledikten sonra yemektir. Ama siz isterseniz soğuduktan sonra servis yapabilirsiniz.
Not : Sirke ve sarımsağın koruması altında, buzdolabında 2-3 hafta saklayabilirsiniz. Tabii yememeye dayanabilirseniz. Afiyet olsun...
İşte benim bamya da böyle bir çabanın örneği, ama sonuç denemeye değer. Yapılışı ise çok basit.
Malzemeler :
1/2 kg İri Bamya
10-12 adet sarımsak
200 gr haşlanmış Nohut
2 adet olgun domates
1 çay kaşığı tarçın
tuz
zeytin yağı
Bamyaları yıkayıp ayıklayın. Bir tencerede zeytin yağında, soyulmuş sarımsakları hafifçe kavurun. Kabukları soyulmuş domatesleri doğrayıp ilave edin ve biraz suyunu çekinceye kadar pişirin. Bamyaları, nohutları, tarçını ve tuzu ekleyin. Çok az (100 ml. kadar) sıcak su ilave edip, kısık ateşte bamyalar pişinceye ve neredeyse tüm suyunu çekinceye kadar pişirin. Ilık olarak servis yapın...
Bu güzel eriklerle birkaç yıl önce tanıştım. İlk gördüğümde boyutlarından ötürü hiçbir şeye benzetememiş, satıcıya sormuştum. Erik deyince çok şaşırmış olmalıyım ki, adamcağız bir avuç ikram etti ve parasını bile almadı. Tadına bakmak için eve gelmeyi zor bekledim (annemin sözleri kulaklarımda çınladı "yıkamadan yeme sakın...").
Diğer eriklerden çok daha geç zamanda, Ekim ayında olgunlaşan, dışı kırmızı, içi sarı, küçük mü küçük bu erikler pek sulu olmasalar da oldukça lezzetliler. Neden sonra, İstanbul'da tanıştığım bu eriklerin babanın bahçesinde de olduğunu öğrendim. Seviyorum deyince, baba da bir kasa dolusu getirmesin mi? Bu kadar eriği ne yapalım diye düşünürken, marmelat yapmak aklıma geldi. Hemen az bir miktar denedim ve herkez çok beğendi. Yapılışı, kıvamı ve tadı kızılcığa çok benziyor. Bu lezzetli marmelat için, aşağıdaki sevimli eriklerden bulmanız yeterli...
 1 kg erik (ben kış eriği diyorum)
 1 kg erik (ben kış eriği diyorum)1 kg toz şeker
1/2 limon suyu
200 ml içme suyu
Erikleri yıkadıktan sonra, tencereye alın ve suyu ilave edip, kısık ateşte kapağı kapalı olarak kaynatın. Çok kısa zamanda erikler yumuşayıp çekirdeğinden ayrılmaya başlayacaktır. Bu kıvama geldiğinde, kevgir yardımıyla kalın dipli çelik bir tencereye süzün. Kaşığın tersiyle kevgirin içindeki erik posasını sadece çekirdekler kalıncaya kadar ezin. Tenceredeki erik suyuna toz şekeri ilave edip kaynatmaya başlayın. En az bir saat kısık ateşte kaynayacaktır. Ara ara üzerinde oluşan köpüğü alın. Pişip pişmediğini anlamak için, kuru ve soğuk bir porselen tabağa bir damla marmelat damlatın. Eğer damla dağılmadan top gibi duruyorsa kıvamına ulaşmış demektir. Hemen limon suyunu ilave edin, karıştırıp 1 dk kaynatın ve ateşten alın. Sıcakken kavanozlara doldurun. Bu aşamada kıvamı size oldukça sulu gelecektir. Ama merak etmeyin. Meyve suyunu andıran bu kıvam, soğudukça koyulaşacak ve hatta bir gece sonra ne kadar koyulaştığına inanamayacaksınız.
Afiyet olsun...

 Aşağıdaki resimde gördüğünüz gibi 30-40 cm uzunluğundaki tahta kazıkları iyice toprağa saplayın. Çok titizseniz, tavukları yerleştirmeden önce kazıkları folyo ile sarabilirsiniz.
 Aşağıdaki resimde gördüğünüz gibi 30-40 cm uzunluğundaki tahta kazıkları iyice toprağa saplayın. Çok titizseniz, tavukları yerleştirmeden önce kazıkları folyo ile sarabilirsiniz.  Bir saat öncesinden, kekik, kırmızı pul biber ve ayçiçek yağı ile marine ettiğiniz bütün tavuğu, şekildeki gibi kazığın üzerine oturtun.
Bir saat öncesinden, kekik, kırmızı pul biber ve ayçiçek yağı ile marine ettiğiniz bütün tavuğu, şekildeki gibi kazığın üzerine oturtun. Ağzı tatamen açılmış 18 lt.lik, gıda maddeleri için kullanılan temiz bir tenekeyi, tavuğun üzerine kapatın. Hava almaması için etrafını kum ya da toprakla örtün.
 Ağzı tatamen açılmış 18 lt.lik, gıda maddeleri için kullanılan temiz bir tenekeyi, tavuğun üzerine kapatın. Hava almaması için etrafını kum ya da toprakla örtün. Dört bir yanına ince odunlar yerleştirin. Üzerine biraz çalı çırpı ekleyip, tutuşturmak için de biraz alkol dökün ve ateşleyin. Tavuğun büyüklüğüne göre, ama en fazla 45 dk. hiç açmadan bekleyin. Zaman dolunca, seri hareket ederek önce, ateşleri tenekeden uzaklaştırın ve kalın bir bez yardımı ile tenekeyi yavaşça kaldırın. Nar gibi kızaran tavuğunuzu kazıktan çıkarabilirsiniz.
 Dört bir yanına ince odunlar yerleştirin. Üzerine biraz çalı çırpı ekleyip, tutuşturmak için de biraz alkol dökün ve ateşleyin. Tavuğun büyüklüğüne göre, ama en fazla 45 dk. hiç açmadan bekleyin. Zaman dolunca, seri hareket ederek önce, ateşleri tenekeden uzaklaştırın ve kalın bir bez yardımı ile tenekeyi yavaşça kaldırın. Nar gibi kızaran tavuğunuzu kazıktan çıkarabilirsiniz. İşte bizleri bu lezzetle tanıştıran ve artık tavuk kapamanın kompedanı olan Sevgili Fatma. Sizler bu manzarayı bulabilir misiniz bilmiyorum ama, bu yöntem için uygun yeri bulduğunuz anda mutlaka deneyin derim.
 İşte bizleri bu lezzetle tanıştıran ve artık tavuk kapamanın kompedanı olan Sevgili Fatma. Sizler bu manzarayı bulabilir misiniz bilmiyorum ama, bu yöntem için uygun yeri bulduğunuz anda mutlaka deneyin derim. Bu yaz, Bodrum Turgut Reis'te bir devremülk kiraladık. 33 yıllık hayatımın en uzun tatili olarak tarihe geçen bu sürecin ilk 15 gününde annem ve babam, 5 gününde sevgili Asuman ve Sarp bizimleydi. Bir hafta kadar kızlarla yalnızdık. Yağmur'un deyimiyle "kız kıza tatil" yaptık :). Son haftayı da babamızla birlikte, çekirdek aile olarak tamamladık.
 Bu yaz, Bodrum Turgut Reis'te bir devremülk kiraladık. 33 yıllık hayatımın en uzun tatili olarak tarihe geçen bu sürecin ilk 15 gününde annem ve babam, 5 gününde sevgili Asuman ve Sarp bizimleydi. Bir hafta kadar kızlarla yalnızdık. Yağmur'un deyimiyle "kız kıza tatil" yaptık :). Son haftayı da babamızla birlikte, çekirdek aile olarak tamamladık. Turgut Reis'i çok sevdim. Bodrum'un 20 küsur km. yakınında olmasına rağmen, daha sakin, daha bakir, daha naif... Asuman'la birlikteyken, Turgut Reis'te tek kalan sandalet ustasının dükkanına uğradık. Çocukluğumdan beri sevdiğim Bodrum sandaletlerini, bu minicik dükkanda yapılırken görmek çok keyifliydi. Bu ustadan 25 liraya aldığımız nefis terlikleri, Bodrum çarşısında 95 liraya görünce, popülaritenin bedelini anladık. El yapımı sandalet seven ve isteyenlere duyurulur : Doğru adres Turgut Reis Çarşısı...
 Turgut Reis'i çok sevdim. Bodrum'un 20 küsur km. yakınında olmasına rağmen, daha sakin, daha bakir, daha naif... Asuman'la birlikteyken, Turgut Reis'te tek kalan sandalet ustasının dükkanına uğradık. Çocukluğumdan beri sevdiğim Bodrum sandaletlerini, bu minicik dükkanda yapılırken görmek çok keyifliydi. Bu ustadan 25 liraya aldığımız nefis terlikleri, Bodrum çarşısında 95 liraya görünce, popülaritenin bedelini anladık. El yapımı sandalet seven ve isteyenlere duyurulur : Doğru adres Turgut Reis Çarşısı... Tatilden, İstanbul'a dönüş rotamızı belirlemiştik. Sabah karanlıkta yola çıkacak, ilk olarak Efes ve Meryem Ana'ya uğrayacaktık. Sonra Selçuk'ta bir köy kahvaltısı yapacak, oradan da Ayvalık'a, teyzemize uğrayacaktık. Gece olmadan da İznik'te olacaktık...
 Tatilden, İstanbul'a dönüş rotamızı belirlemiştik. Sabah karanlıkta yola çıkacak, ilk olarak Efes ve Meryem Ana'ya uğrayacaktık. Sonra Selçuk'ta bir köy kahvaltısı yapacak, oradan da Ayvalık'a, teyzemize uğrayacaktık. Gece olmadan da İznik'te olacaktık...Köy kahvaltısı hariç, planladıklarımızın hepsini gerçekleştirebildik. Yol boyunca, şöyle ballı kaymaklı, ev reçelli, petek ballı, sahanda yumurtalı bir köy kahvaltısı hayal edip durduk. Hatta Özden, bu hayalleri biraz abartıp, çöp şiş ve kuyu tandır fantazileri kurmaya başladı. Henüz kuyu tandır için vaktin çok erken olacağına karar verip, Selçuk'ta yol boyunca hayalini kurduğumuz kahvaltıyı aradık, ama bulamadık. Otoyola girip de aç kalma korkusuyla, tabelasında kahvaltı yazan bir mekana girdik. Paket bal, reçel ve tereyağı ile, sayılı olarak tabaklara konmuş ve kurumuş zeytinlerimizi yedik. Hayal kırıklıklarımızı da yanımıza alıp, yolumuza devam ettik.
Ama İznik'te, bizi nasıl bir lezzetin beklediğini bilmiyorduk...
Çok yakında ...
 İlk kez gittiğiniz bir yerde, uygun fiyata ama kaliteli yemek yemek istiyorsanız, mutlaka bölge esnafına sormalısınız. Nanai, her ne kadar bir esnaf lokantasından çok daha fazlası olsa da, rahat, şık bir atmosferde, nefis müzikler eşliğinde, çok lezzetli yemekler sunuyor. Aşağıdaki mezelerin yanı sıra, Osmanlı Mutfağı, Akdeniz Mutfağı ve klasik ev yemeklerinin hemen her çeşidini bulabiliyorsunuz. Mevsimine göre balık servisi de yapıyorlar.
 İlk kez gittiğiniz bir yerde, uygun fiyata ama kaliteli yemek yemek istiyorsanız, mutlaka bölge esnafına sormalısınız. Nanai, her ne kadar bir esnaf lokantasından çok daha fazlası olsa da, rahat, şık bir atmosferde, nefis müzikler eşliğinde, çok lezzetli yemekler sunuyor. Aşağıdaki mezelerin yanı sıra, Osmanlı Mutfağı, Akdeniz Mutfağı ve klasik ev yemeklerinin hemen her çeşidini bulabiliyorsunuz. Mevsimine göre balık servisi de yapıyorlar. O gece tanışma şansı bulduğumuz Zafer Bey ve bu güzel lezzetleri yaratan eşi Fatma Hn. işletiyorlar Nanai'yi...
 O gece tanışma şansı bulduğumuz Zafer Bey ve bu güzel lezzetleri yaratan eşi Fatma Hn. işletiyorlar Nanai'yi...
 3 Temmuz kızlarımızın doğum günüydü. Tatile çıkmadan önceki gece, kendi kendimize, sessiz sedasız kutladık yeni yaşlarını. Bir evin içinde onlardan gizli gizli yaptığım sürpriz pasta çok hoşlarına gitti. Onlar dükkanda birçok çocuk için hazırladığımız, Barbie'li ya da Sünger Bob'lu bir pasta beklerken, aile pikniği ile karşılaştılar. Hem de tatil arefesinde...
 3 Temmuz kızlarımızın doğum günüydü. Tatile çıkmadan önceki gece, kendi kendimize, sessiz sedasız kutladık yeni yaşlarını. Bir evin içinde onlardan gizli gizli yaptığım sürpriz pasta çok hoşlarına gitti. Onlar dükkanda birçok çocuk için hazırladığımız, Barbie'li ya da Sünger Bob'lu bir pasta beklerken, aile pikniği ile karşılaştılar. Hem de tatil arefesinde... İyi ki doğdunuz canlarım. Yeni yaşınız kutlu, her yaşınız bir öncekinden daha mutlu olsun...
 İyi ki doğdunuz canlarım. Yeni yaşınız kutlu, her yaşınız bir öncekinden daha mutlu olsun... Bir tanıdığımızda, içinde çiğ havuç olan ve üzerinde sarımsaklı yoğurt sos ile, soğuk olarak servis yapılan versiyorunu yemiştim. Eve döndüğümde, akşam yemeğine gelecek misafirlerimiz için, biraz değiştirdiğim ve sıcak olarak denediğim bu garnitür ortaya çıktı. Malzemeler, her an her evde bulunabilecek şeyler, birkaç aşamalı oluşu biraz vakit alıyor sadece. Ama kesinlikle denemeye değer.
 Bir tanıdığımızda, içinde çiğ havuç olan ve üzerinde sarımsaklı yoğurt sos ile, soğuk olarak servis yapılan versiyorunu yemiştim. Eve döndüğümde, akşam yemeğine gelecek misafirlerimiz için, biraz değiştirdiğim ve sıcak olarak denediğim bu garnitür ortaya çıktı. Malzemeler, her an her evde bulunabilecek şeyler, birkaç aşamalı oluşu biraz vakit alıyor sadece. Ama kesinlikle denemeye değer. 1 kg patates
 1 kg patates1 kg havuç
2 adet büyük kuru soğan
100 gr ceviz
1 çay kaşığı toz tarçın
sıvı yağ
100 gr taze kaşar peyniri
Patatesleri haşlayıp, biraz tuz ilave ederek püre haline getirin. Ilınmaya bırakın. Piyazlık doğradığınız soğanları sıvıyağda hafifçe kavurun. Rendelenmiş havuçları ve tarçını ilave edin. Biraz tuz ekleyip birlikte kavurmaya devam edin. Havuçlar tüm suyunu çekip yumuşadığında ocaktan alın ve iri doğradığınız cevizleri ekleyip karıştırın. Bırakın o da biraz soğusun. Temiz bir buzdolabı poşetini tek kat olarak tezgahın üzerine yayın. Patates püresini ve havuçlu içi, porsiyon sayısına bölün. Bir porsiyon patatesi alıp naylonun üzerine yayın. Ortasına havuçlu içi, tepecik şeklinde yerleştirin ve naylon yardımıyla patatesi bohçalayın. Kapanma kısmı aşağıda kalacak şekilde, yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirin. Üzerine rendelenmiş kaşar peynirini serpip, servis yapmadan yarım saat kadar önce, peynirler kızarana kadar fırınlayın. Afiyet olsun...
 Daha önceden de yazmıştım. Benim için, el yapımı hediyeler, çok paralar verilmiş hediyelerden daha kıymetli olmuştur. Sanırım kızlarım da bana çekmişler. Ne zaman hediye lafı edilse, ellerine kalemi kağıdı alıp, hediye verilecek kişiye özel resimler yapıyorlar.
Daha önceden de yazmıştım. Benim için, el yapımı hediyeler, çok paralar verilmiş hediyelerden daha kıymetli olmuştur. Sanırım kızlarım da bana çekmişler. Ne zaman hediye lafı edilse, ellerine kalemi kağıdı alıp, hediye verilecek kişiye özel resimler yapıyorlar. İşte bu yüzden, ben ve kızlarım bu babalar gününde de babamıza, bizim için manevi değeri çok yüksek olan bir hediye verdik. Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz T-shirt'ler, kızların 3-4 aylıkken giyebildikleri ve onları mini minnacık miçolar yapan t-shirtlerdi. 5 yıldır bavulda saklanan bu minikler şimdi, çerçevelenmiş bir şekilde evimizin duvarlarını süslüyor. Biz de babamızı mutlu edebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
 İşte bu yüzden, ben ve kızlarım bu babalar gününde de babamıza, bizim için manevi değeri çok yüksek olan bir hediye verdik. Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz T-shirt'ler, kızların 3-4 aylıkken giyebildikleri ve onları mini minnacık miçolar yapan t-shirtlerdi. 5 yıldır bavulda saklanan bu minikler şimdi, çerçevelenmiş bir şekilde evimizin duvarlarını süslüyor. Biz de babamızı mutlu edebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz. BİR BABALAR GÜNÜ HEDİYESİ DE, İLKER'İN BABASINA...
 BİR BABALAR GÜNÜ HEDİYESİ DE, İLKER'İN BABASINA... Sevgili Handan'ın, biricik yakışıklı oğlu İlker, babasına küçük bir pasta verdi bu yıl. Aklınıza gelebilecek her tür tamirat-tadilat-tesisat işi elinden gelen ve tam bir alet-edevat-hırdavat çılgını olan babası Tarık için, pastadan bir alet çantası yaptık. Sevgili İlker, Handan ve Tarık, her babalar gününüz pasta tadında olsun...
Sevgili Handan'ın, biricik yakışıklı oğlu İlker, babasına küçük bir pasta verdi bu yıl. Aklınıza gelebilecek her tür tamirat-tadilat-tesisat işi elinden gelen ve tam bir alet-edevat-hırdavat çılgını olan babası Tarık için, pastadan bir alet çantası yaptık. Sevgili İlker, Handan ve Tarık, her babalar gününüz pasta tadında olsun... Bazen biz de inanamıyoruz ama, 6 yıl oldu bile evleneli. Kanıtı ortada, kızlar 5 yaşında. Bu yıl evlilik yıldönümümüzde, işte bu şirin kurabiyeleri gönderdim eşime, 3 adet "starliçya" ile birlikte.
Bazen biz de inanamıyoruz ama, 6 yıl oldu bile evleneli. Kanıtı ortada, kızlar 5 yaşında. Bu yıl evlilik yıldönümümüzde, işte bu şirin kurabiyeleri gönderdim eşime, 3 adet "starliçya" ile birlikte. Kurabiyelerin bir kısmını, hamurun kendisini renklendirerek hazırladım. Diğerlerini ise,
 Kurabiyelerin bir kısmını, hamurun kendisini renklendirerek hazırladım. Diğerlerini ise, renkli şeker hamurları ile kapladım. İnce açtığınız şeker hamurunu, kurabiyeler sıcakken yapıştırırsanız, glikoz ya da bal sürmenize gerek kalmadan, hem de pek güzel yapıştırabilirsiniz. Diğer süslemeleri de, farklı renkli şeker hamurları veya glazür ile yapabilirsiniz.
 renkli şeker hamurları ile kapladım. İnce açtığınız şeker hamurunu, kurabiyeler sıcakken yapıştırırsanız, glikoz ya da bal sürmenize gerek kalmadan, hem de pek güzel yapıştırabilirsiniz. Diğer süslemeleri de, farklı renkli şeker hamurları veya glazür ile yapabilirsiniz. Starliçya, bir bayanın bir erkeğe verebileceği tek çiçekmiş. Haberiniz olsun : ))
 Starliçya, bir bayanın bir erkeğe verebileceği tek çiçekmiş. Haberiniz olsun : )) Gastronot Mayıs - Haziran sayısından itibaren, Boss Turizm'in 2 ayda bir yayınladığı, yoldaş dergi TURUNCU'da. Gördüğünüz gibi siz yemek dostlarını, uzun yolculuklarda bile yanlız bırakmıyorum. Siz nereye giderseniz ben de oraya geliyorum.
 Gastronot Mayıs - Haziran sayısından itibaren, Boss Turizm'in 2 ayda bir yayınladığı, yoldaş dergi TURUNCU'da. Gördüğünüz gibi siz yemek dostlarını, uzun yolculuklarda bile yanlız bırakmıyorum. Siz nereye giderseniz ben de oraya geliyorum. Boss, Turuncu ve Gastronot'la güvenli, keyifli ve lezzet dolu yolculuklarda buluşmak ümidi ile...
 Boss, Turuncu ve Gastronot'la güvenli, keyifli ve lezzet dolu yolculuklarda buluşmak ümidi ile...
